17 Eylül 2012 Pazartesi

Yeni Şafak sinema yazarından Alin Taşçıyan’a salvolar

“Mağdurum" refleksi sinemaya da sıçradı!

Yeni Şafak gazetesinin sinema yazarı Ali Murat Güven uzunca bir yazı ile Alin Taşçıyan ile arasında geçen b ir polemikten yola çıkarak, sinema yazarları ve SİYAD hakkındaki görüşlerini dile getirdi. Ancak, yazının “şikayet” üslubu, referansları  ve tespitleri ile tüm sinema dünyasını ve yazarlarını hedef aldığı çok açıktı. Anlaşılan o ki, Ali Murat Güven kendisi ile Alin Taşçıyan arasındaki husumeti toptan sinema dünyasına yıkmaya karar vermişti.

Ali Murat Güven’e göre, sinema yazarlarının “alayı” ulusalcı, komünist ve ateist. Bir de kendisi var, mağdur dindar! Dolayısıyla, bu “mağdur dindar”ı çemberin dışında tutmak için akla hayale gelmeyecek komplolar düzenleniyor! Bu “ana fikri” desteklemek için,Ali Murat Güven uzun yazısına uzunca bir anı da eklemiş. Kim olduğu anlaşılamayan ama, satır aralarından Atilla Dorsay olmadığı anlaşılan bu “yaşlı komünist” Ali Murat’a, “tüm Türkiye’yi alabilirsiniz, ama kültür ve sanat alanını size vermeyiz” der! Kim kime neyi vermiyor, kafalar epeyi karışır, ama yazının varacağı nokta şudur, dindar entelektüeller kültür ve sanat alanında mağdur konumdadır. Bütün bu akıl-fikir çerçevesini, sonuçta Alin Taşçıyan tarafından nasıl ve neden mağdur edildiğini açıklamak için kullanan Ali Murat Güven, sinema yazarları arasında bir şövalye, hadi “milli bir karakter”le betimleyelim, bir Tarkan gibi direnmektedir. Tek farkla: Tarkan her zaman gavura galip gelirken, “içimize sızmış gavurlar” Ali Murat Güven’i epeyi hırpalamaktadır!

Bizim hiç SİYAD’ımız olmadı, anne!
SİYAD önemli bir sinema yazarları topluluğunu içerisinde barındıran bir dernek örgütlenmesi. Çok sayıda dostum, hatta başkanlığını YK üyeliğini yaptı. Ancak, bugünkü koşullar değişmediği sürece, şimdilik üye olmayı düşünmüyorum. Bu tavrımı ve nedenlerini de, pek çok SİYAD üyesi arkadaşım biliyor. Ancak, bu tavrımda yola çıkarak SİYAD üyeleri hakkında genelleme içeren yargılara başvurmayacağımı da herkes bilir.
Ali Murat Güven ise, etkin olduğu kuşku götürmez bir üyesinden yola çıkarak SİYAD’ın işlevi ve tüm üyeleri hakkında, kendi varsaydığı mağduriyetini açıklamaya yönelik, kabul edilmesi imkansız genel yargı, hatta iftiralara baş vuruyor. SİYAD üyesi olmadığım halde, vicdanın kabul edemeyeceği, hayal mahsulü eleştirileri okurken, Ali Murat Güven’in adalet konusundaki salvosu, benim de isyanıma neden oldu.

İdeolojik despotizm, 8-10 kişilik çete gibi tanımlamalarla varılmak istenen yer, biz dindarları mağdur eden solcu ateistlere ne yapacağız, sorusudur. “Camiye bomba koymuşlar” yalanından farksız bir provokasyon olan böylesi cepheleşmelerin asıl amacı da, hak etmediği yerleri cebir ile ele geçirmek arzusudur. Elbette ki, Ali Murat Güven de, “keyfiyet hasıl olduğunda” SİYAD karşısına yeni bir örgütlenme ile çıkmayı düşünecektir. Ancak, bugünkü koşullarda bunu başarmasının imkansızlığı, ona sadece SİYAD üzerine sızlanma, “büyüklerine” şikayet etme “şansı” bırakıyor.

“Biz dindarlar” ve ötekiler!
Ali Murat Güven’e göre, adalet duygusu solcularda ve ateistlerde gelişmemiştir. Çünkü, adalet duygusu sadece Allah korkusu olanlarda gelişebilir! Bizim mahalle-karşı mahalle saflaşmaları ile yürüyen bir yazıdan, üstelik sinema yazarı olarak kendisini tanıtan bir yazardan daha ne beklersiniz? Adalet duygusunu aklınca tekeline alan Ali Murat Güven, sadece “kendisi gibi müslümanlara” nail olduğunu iddia ettiği adalet duygusunun nasıl olupta, bu kadar yolsuzluğu, şiddeti, ayrımcılığı görmediğini elbette ki, açıklayamaz.

Sadece sinemaya dair konuşmaya kalksak, örneğin Ali Murat Güven hangi adalet duygusu ile Mehmet Tanrıverdi’nin Hür Adam filminin Gani Rüzgar Şavata’nın senaryosundan aşırılma olduğunu yazmamıştır? Konu mahkemeye dahi intikal ettiğinde hangi adalet duygusu ile haber değer görmemiştir?

Acaba, Ali Murat Güven’in hangi adalet duygusu, Barla filminin sunumundaki yalanlara değinme lüzumu görmemiştir? Ya da, şimdilerde kendi mahallesinin savaşçılarının savunmayı pek benimsedikleri Diyanet’in imamının arkasında namaz kılınmaz, fikrini eleştirmekten imtina eden duygusu nerede gelişmiştir, Ali Murat Güven’in?

Vicdanı olmayan kişinin adalet duygusu da olmaz. Vicdanı olmayan kişi, örneğin “ İslamcı şirketlere paramı kaptırdım, yardım edin” diyen vatandaşına, “Bana mı sordun paranı kaptırırken” diyebilir! Nasıl ki, “paranın dini, imanı olmaz!” ise, vicdani olgunluk da, adalet duygusunu besler.

Ali Murat Güven’in vicdan konusunda epeyi problemli olduğu, Alin Taşçıyan ile arasındaki husumeti SİYAD üyelerine, hatta tüm sinema yazarlarına taşımaya kalkışmasından belli oluyor. Kendisine tavsiyem, önce vicdanı üzerine biraz ders çalışmasıdır. Alin Taşçıyan ile sorunlarını bir şekilde çözer, ama vicdanı olmayan kişinin hayattaki duruşunu “çözmesi” imkansızdır. İktidara çalışma arkadaşlarını şikayet ederek, bulunduğu konumu iyileştirme yoluna başvuran bir kişinin vicdanı olabileceğine ise, “bizim mahalle”nin kargaları bile gülmez!

2 yorum:

  1. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil
  2. Tam da 40 yıldır yakından gözlemlediğim ateist-materyalist donukluğu, kalpsizliği, merhametsizliği... "Düşmanına" hiçbir konuda asla ve kat'a hak vermeme, "müttefikini" ise -her ne kadar kolayca kanıtlanabilir haksızlıkları / yanlışları bile olsa- ölümüne savunma... O kadar alışkınım ki -bu "ruh"tan özenle ayrıştırılmış- solcu pişkinliğine...
    Sana Alin'in ne kadar hırslı, gözükara, sinema piyasasında sinemayı çok sevdiği için değil sinema sektöründen malı götürmek için dolanan, bırak karşıt ideolojileri kendine yakın düşünceden yazar kadınları bile SİYAD içinde pırasa gibi doğrayan kararlı bir oportünist olduğunu 30 maddede ispatlardım, ama bu seni de onu da lüzumundan fazla ciddiye almak olurdu. Sırf iktidarın gazetesi ve televizyonunda çalışıyor ve bütün dengeleri özenle koruyarak yıllardır cici cici ilerliyor olması bile oportünist kişiliğinin bir göstergesi oysa... Mesela, bütün bir Gezi olayları süresince şanlı kahramanın Alin orada direniş sergileyen gençliğe yönelik ne yazmış acaba? Ağzından tek bir destek cümlesi çıkmış mı? Hiçbirşey... Çünkü, patronu kızabilirdi, o da asla ucuz kahramanlıklara soyunarak dünyevi imtiyazlarını kaybetmek istemez. Beğenmediğin ve alaycı bir üslupla mücadelesini anlattığın ben ise o ve onun gibilerden tiksindiğim için bir günde ulusal bir gazeteyi, bir sayfayı, gazeteci milletinin sahip olmak için göt attığı bir köşeyi bıraktım. Tek harekette!
    O yüzden, bırak sizin gibilere uzun uzadıya cevap vermeyi, zaten sizin gibilerden yıllar içinde ikrah ettiğim için bu tek cepheli, tek boyutlu, sevimsiz arenayı sizin birbirinizi yemenize terk ettim.
    Ateistten vicdan, merhamet, anlayış ve adalet bekleyenin ta anasının amına koyayım!
    ALİ MURAT GÜVEN / GERİCİ SİNEMA YAZARI

    YanıtlaSil