16 Nisan 2012 Pazartesi

Tarık Akan’a Saldırmanın Dayanılmaz Cazibesi

Gazetecilik yüksek ahlak ve fazilet gerektiren mesleklerdendir. Bazı büyüklerimizin gazeteciliği “kutsal” meslekler arasında saymasında bu erdemler rol oynamıştır. Gazetecilik, namusu ve şerefiyle hayatını sürdürmekten başka bir gayesi olmayan büyük çoğunluktan daha fazla gayret ister, ahlak ve fazilet alanlarında. Ancak, bir süredir, hatta adını doğru koyalım, AKP iktidarından bu yana, bazı gazetecilerimiz için ahlak ve fazilet yoksunluğu neredeyse rütbeye dönüşüyor.

Kamuoyunun yönlendirilmesi amacıyla herhangi bir operasyon mu planlanmış? En ön safta bu gazetecileri görüyoruz. Toplumun çeşitli yalanlarla yönlendirilmesi mi gerekiyor? Bir bakıyoruz ki, bu gazeteci güruhu “ekmek mushaf çarpsın ki” teraneleriyle büyük güçlerin emrine girmiş.

Zaman gazetesinin “baş muharrir” sıfatıyla yazarı Ekrem Dumanlı’nın Tarık Akan’a salvolarını okudukça, aklıma “bu tür” gazeteciler geliyor!

Antalya’da Altın Portakal Film Festivali’nde pek çok ünlü sanatçımız, Türkiye’nin bugünkü halinden şikayetçi oldu ya, Ekrem Dumanlı, durumdan vazife çıkarmış ve yapılan açıklamaların aslında “reklam amaçlı” olduğundan girip, Tarık Akan’ın Bakırköy’de “Taş Mektep” ismiyle bilinen binayı Hrant Dink’in elinden Dündar Kılıç’ın zoruyla aldığı iddiasından çıkmış. Üstelik de, Akan binanın sahibi olan bir rum vakfıyla da mahkemelikmiş, önce Zaman’ın bir ekinde yayınlanan ve sonrasında Dumanlı’nın dillendirdiği iddialara inanırsak.

Biz, Ekrem Dumanlı’nın iktidara yönelik eleştiri duyduğunda gösterdiği “hassasiyeti” biliyoruz. O nedenle, festivalde olanların kendisini “sinirlendirmesini” anlayabiliyoruz. Sevgili Tarık Akan da, kendisine atılan bu iftiralara önce gülüp geçti. Cevap vermeye tenezzül bile etmedi. Sonra, Ekrem Dumanlı kendi gazetesinin yayınını tekrarlayınca, Hürriyet gazetesi yerinde araştırma yaparak, iddiaların asılsız olduğunu ortaya çıkardı. Ancak, Ekrem Dumanlı durur mu? Tarık Akan’ın hedef tahtasına oturtulacağı, kirli bir sürecin başlamakta olduğu “havadaki sinir katsayısı”ndan anlaşılabiliyor!

Hrant Dink’in kardeşi olayın Ekrem Dumanlı’nın iddia ettiği gibi gerçekleşmediğini açıklamış, ne gam! Binanın sahibi olan rum vakfı, Tarık Akan’la hiçbir konuda mahkemelik değiliz demiş, kimin umurunda!  Vakıf ile Akan arasındaki ilişkileri kuran ve bir dönem ortağı da olan kişinin de adı Dündar’mış, Dumanlı’nın bunlarla ilgilenmeye vakti yok!

Ama, bir şeye vakti de var, entelektüel zekası da! Tehdit! Bakın Dumanlı, saldırmanın karşı konulmaz hazzını nasıl yaşıyor, 25 Ekim 2011 tarihli gazetesindeki köşesinde: “Çok yakında sürpriz bir tanık her şeyi anlatacak. Gerçekler daha net görülecek...

Neymiş, efendim? Sürpriz tanık!

Sana karşı bir “sürpriz tanık” bulurum, ananı bellerim!

İşte, güce tapan gazeteciliğin geldiği nokta budur! Daha, kısa süre öncesine kadar, “sürpriz tanık”ları emniyet buluyordu. Ancak, islamcı entelektüellerin tartışmasını çok sevdikleri, “bireysel hukuk”, bu olsa gerek! Sürpriz tanığını kendin bul! Dumanlı’nın gazetecilik yapmadığı, sürpriz tanığı buluşundan belli.

Biz kıyısından da olsa, bu “sürpriz tanık” olayına aşinayız. Birisi, kendi öz kız kardeşini pazarlıyordu. Bir diğeri de, deniz subaylarının giydiği üniformayı dahi bilmiyordu. O noktayı “atlamışlardı” anlaşılan.

Peki, Tarık Akan’a karşı bulunacak sürpriz tanık ne anlatacak, acaba? Mesela, Müjde Ar’ın söylediği, “biz aslında sahici öpüşüyorduk” iddiasının gerçeğini açıklayabilir mi? Ya da, Taş Mektep’deki öğrencilere aslında kopya çekmeye izin ve hatta teşvik verildiğini? Bence, en önemli ve herkesin beklediği ifşaat şu olabilir: “O aslında Tarık Akan değil”.

Düzenin kendisine biçtiği rolü reddederek, sanatın yakışıklılık ile değil alın teri ile üretilen bir emek olduğunu ve halkına karşı sorumlu olduğunu kavrayarak, o zaten bir halk kahramanı olmuştu. Biz, gönüllerimizde Tarık Akan’a öyle büyük bir yer açtık ki, Ekrem Dumanlı o yerin gölgesinden bile geçemez. O nedenle, Dumanlı’ya tavsiyem, tetikçiliği bıraksın, gazetecilik yapsın. Tabii, eğer becerebiliyorsa!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder